1. Anasayfa
  2. İzmir Avukat
  3. Afet Sebebiyle Hak Sahipliği

Afet Sebebiyle Hak Sahipliği

afet sebebiyle hukuki haklar

6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde yaşanan Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerin ardından binlerce can kaybı oldu ve yaralanmalar meydana geldi. Aynı zamanda depremin etkisiyle binlerce vatandaşımızın konut ve iş yerleri tamamen yıkılarak ya da ağır hasar görerek kullanılamaz hale geldi. Önlenemez ve kaçınılamaz bir doğal felaketin etkisiyle uğranılan bu zararlar neticesinde, depremin gerçekleştiği 10 ilde birçok insan evsiz ve işsiz kaldığından büyük mağduriyetler yaşanmakta. Peki, depreme maruz kalan vatandaşlarımızın elde edebileceği haklar nelerdir? Bu haklarını kullanmak için nereye ve hangi şartları sağlayarak başvurmaları gerekmektedir? Depremzede vatandaşlarımızın deprem sonrasında hukuki haklarından faydalanarak mağduriyetlerini giderebilmesi adına izlenilmesi gereken hukuki yollara ilişkin detayları Av. Rahmi Barış KETBOĞA açıklıyor.

  1. AFETZEDE HAK SAHİPLİĞİ NEDİR?

Afetzede Hak Sahipliği;  depreme maruz kalmış afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar görerek kullanılamayacak durumdaki binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilmelerini sağlayan ve bunun şartlarını belirleyen bir düzenlemedir. Bu hususa ilişkin detaylar, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 1051 Sayılı Kanunla değiştirilen 29. Maddesi gereğince hazırlanan Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir.

  1. KİMLER AFETZEDE HAK SAHİBİDİR?

İlgili yönetmelikte afet sebebiyle :

  • Kendilerine ait konutu yıkılan, yanan ya da içerisinde yaşanamayacak derecede hasar gören kişiler,
  • Kendilerine ait konutları olası bir afete maruz bulunan kişiler ile,
  • Afet gören yerlerin bitişiğinde veya yakınında, üzerinde bina yaptırılmak üzere İmar ve İskan Bakanlığınca tespit edilip imar planına dahil edilen veya bu konutları için kıymet belgesi verilen kişiler hak sahibi olarak belirlenmiş olup bu şartları sağlayan kişilere konut yapılacak ya da konut kredisi verilecektir.

Gerekli şartları sağlayarak hak sahipliği edinen kişiler, bu hakkını üçüncü bir kişiye devredemeyecektir. Afetten zarar gören bir taşınmazı afetten sonra satış veya başka şekillerle devralan üçüncü kişiler de hak sahibi olamayacaklardır.

Afetzede kişinin ölmesi halinde ise,  hak sahipliğine ilişkin tüm hakları mirasçılarına geçecektir. Mirasçılarının birden fazla olması durumunda mirasçılar, kendilerine ve eşlerine ait konutu olup olmadığına bakılmaksızın birlikte hak sahibi olacaklardır.

Hak sahibi kişiler, hak sahipliği başvurusunu e-Devlet üzerinden yapılabileceklerdir.

  1. Ebeveynine ait konutta oturan evli kişilerin hak sahipliği

Evli kişiler, hak sahibi olan ebeveynleri birlikte yaşamaları halinde hak sahibi olamayacaklardır.  Sadece ebeveynine ait olmak üzere bir konut verilecektir.

Yine ebeveynine ait bir konutta fakat ebeveyninden ayrı oturan evli kişiler ise; ayrı ayrı hak sahibi sayılabileceklerdir.

  1. Müşterek konutları zarar gören kişiler hakkında

Hak sahibi olmak için gerekli şartları taşıyan konutun iştirak veya müşterek mülk halinde olması durumunda ise yine aynı şekilde hisseli olarak sadece bir konut yapılacak ya da bir konut için kredi verilecektir. Paydaşlardan her biri için yeni bir konut yapılmayacak ya da ayrıca bir konut kredisi verilmeyecektir. Fakat iştirak veya müşterek mülkiyet halindeki bir konutta birden fazla “ hissedar aile” nin birlikte oturması halinde bu aileler ayrı ayrı hak sahibi sayılacaklardır.

  1. İş yeri zarar gören kişilerin hak sahipliği

Afet sebebiyle dükkan /fırın gibi iş yerleri yıkılan, yanan veya kullanılamayacak şekilde ağır hasar gören kişiler hak sahibi sayılacaktır. Bu kişilere yine aynı türden iş yeri yapmaları için inşaat kredisi tahsis edilecektir.

Hak sahipliği elde edilen iş yerinin iştirak veya müşterek mülkiyet halinde olması durumunda ise hissedarlara yine hisseli olacak şekilde aynı neviden bir iş yeri için inşaat kredisi verilecektir.

Hak sahipliği, sadece ilişkin olduğu konut ya da iş yeri için geçerlidir. Konut için elde edilen hak sahipliğinin iş yeri için kullanılması ya da iş yeri için elde edilen hak sahipliği yerine konut talep edilmesi gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Fakat afet nedeniyle hem konutu hem de iş yeri birlikte zarar gören kişi, hem konutu hem de iş yeri için ayrı ayrı hak sahibi olabilecektir.

Hak sahibi olan kişilerin; konut ve işyerlerine ilişkin mülkiyetlerini sırasıyla tapu senedi, tasarruf belgeleri, vergi kayıtları ve diğer resmi belge ve kayıtlarla ispatlaması gerekmektedir. Kişilerin bu belge ve kayıtları bulamaması halinde mahalle veya köy muhtarlıklarından alınacak ilgili mülkiye amirine onaylattırılmış belgelere bakılacaktır.

  1. HANGİ DURUMLARDA AFETZADE HAK SAHİBİ OLUNMAZ?

Afete maruz kalan kişilerin yaşadıkları konut yıkılmış, yanmış, ağır derecede hasar görmüş/görmesi muhtemel olsa bile hak sahibi olamayacakları durumlar mevcuttur:

  • Afetin olduğu bölgede kendisine ya da eşine ait sağlam başka bir konutu ya da dairesi olanlar,
  • İş yeri zarar görenler için o yerde kendisine veya eşine ait müstakil başka bir iş yeri bulunan kişiler,
  • Yıkılan, yanan, hasar gören ya da görmesi muhtemel konutta kiracı ya da misafir olarak bulunanlara yeniden konut yapılmayacak ya da konut kredisi verilmeyecektir.

Birden fazla konutu zarar gören ya da zarar görmesi muhtemel kişilerin ise yalnızca bir konutu için ikame yapılacak ya da konut kredisi verilecektir.

Fakat afetin olduğu bölgede kendisine ya da eşine ait sağlam başka bir konutu ya da dairesi olduğundan bahisle kişinin hak sahibi olamamasında, sağlam konutun niteliği ve kullanım amacı önem taşımaktadır.

Kişinin bu gerekçe ile hak sahibi olamaması için, sağlam olan konutun hasar görerek ya da yıkılarak kullanılamayacak olan konut gibi yaz/kış sürekli kullanıma uygun bir konut olması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 11. D. 10.2.2004, 1548/544 sayılı kararında da, sağlam olan konutun yazlık ev niteliğinde olup kışın kullanıma özgülenmemiş olması halinde hak sahipliğine engel olmayacağı yönünde karar vermiştir. İlgili karar aşağıdaki gibidir:

“…Afete maruz kalan konutundan dolayı hak sahibi kabul edilmemesini gerektirecek hasarsız ikinci bir konutun, davacının tıpkı hasara uğrayan konutlarının sağladığı yaz-kış barınma ihtiyacını karşılayacak nitelikte bulunması gerekmektedir. Yasa ve yönetmelikte sözü edilen hasarsız ikinci bir konutun varlığıyla ifade edilen hususun bu olduğunda kuşku yoktur.

Bu durumda, idare mahkemesince gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle, davacının ailevi durumu da göz önünde bulundurularak, aynı yerde hasarsız olduğu belirtilen taşınmazının, yaz-kış oturabilecek nitelikte bir konut olup olmadığının tespitiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir…”m7k

  1. HAK SAHİPLERİNDEN TALEP VE TAAHHÜTNAMELERİN ALINMASI

Hak sahibi olan kişilerden kendilerine konut yapılmasını ya da kredi verilmesini isteyenlerin buna ilişkin talepte bulunmaları ve taahhütnamelerini vermeleri gerekmektedir. Talep ve taahhütnameler, bizzat hak sahipleri tarafından veya bu kişilerin vekilleri tarafından verilebilecektir. Birlikte hak sahibi olan kişilerse talep ve taahhütnamelerini beraber verebilecekleri gibi, ayrı ayrı da verebileceklerdir.

Hak sahiplerinin talep ve taahhütnamelerini vermeleri için afet mahallinde ilan verilecektir. Talepte bulunacak kişilerin bu ilanın verilmesinden itibaren 2 ay içerisinde yazılı olarak talep ve taahhütnamelerini mahallin en büyük mülkiye amirine vermeleri gerekmektedir. Fakat hak sahiplerinin hastalık, askerlik gibi zorlayıcı sebeplerle süresinde talep ve taahhütnamelerini verememesi halinde bu kişiler hakkında İmar ve İskan Bakanlığınca karar verilecektir. Şüphesiz ki büyük bir afet yaşamış kimselerin içinde bulunduğu olağanüstü durum gereği gerekli sürede başvuru yapamaması oldukça mümkündür. Bu hususa ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 5249/1085E. 9.3.2004 tarihli kararı da bu yöndedir:

            “…Buna göre, idarenin depremzedelere yapacağı yardımlara ilişkin işlemlerin bir plan ve program dahilinde yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak öngörülen başvuru ve itiraz süreleri hesaplanırken depremin yarattığı olağanüstü koşulların dikkate alınması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının babasından miras yoluyla intikal eden … Düzce’de bulunan hisseli maliki olduğu konutun depremde ağır hasar gördüğü, hak sahipliği için ilan edilen 17.1.2000-17.3.2000 tarihleri arasındaki süreden sonra, mücbir sebepler için tanınan 20.11.2000-20.12.2000 tarihleri arasında ( 18.12.2000 tarihinde ) davacının talep ve taahhütname vererek başvuruda bulunduğu, ancak başvurusunun Hak Sahipliği İnceleme Komisyonunun 17.1.2001 günlü kararı ile, talep ve taahhütname ekinde ibraz edilen ve davacının mücbir sebep dolayısıyla süresinde başvuramadığına ilişkin bulunan Türkiye Kızılay Derneği Pendik Şubesi Maltepe Tıp Merkezince düzenlenen 14.2.2000 günlü sağlık raporunun heyet raporu olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, bu durumun davacıya 5.4.2001 gün ve 1139 sayılı işlemle bildirilmesi üzerine bakılan davanın anılan işlemin iptali istemiyle 24.5.2001 tarihinde açıldığı, idare mahkemesince davacının yasada öngörülen süre içerisinde başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, davacının deprem sonrasında deprem bölgesi dışında olması nedeniyle talep ve taahhütname vermek için tanınan olağan sürelerde idareye başvuramadığına dair mazeretini belgeleyen sağlık raporuyla birlikte mazereti bulunanlar için tanınan süre içinde talep ve taahhütname vererek başvuruda bulunması karşısında başvurusunun hak sahipliği için aranılan diğer şartları taşıyıp taşımadığı yönünden değerlendirilmesi gerekirken başvurunun süresinde olmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemde ve davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Hak sahiplerince verilen talep ve taahhütnameler, yetkili inceleme komisyonu tarafından değerlendirildikten sonra ayrı ayrı hak sahibi olan ve hak sahibi niteliğini taşımayan kişilerin listesi düzenlenir.  Hak sahibi olmadıkları anlaşılan kişilere bu durum yazılı olarak tebliğ edilir ve bu tebligattan itibaren 15 günlük süre içinde ilgililerin itiraz süresi başlar.

  1. HAK SAHİPLİĞİNDEN FERAGAT EDİLEBİLİR Mİ?

Talep ve taahhütname verenlerden hak sahibi oldukları tespit olunan afetzedeler:

  1. a) İhale suretiyle yapılacak inşaatlarda ihale tarihinden,
  2. b) Emanet usulü ile yapılacak inşaatlarda emanet kararının alınması tarihinden,
  3. c) Evini yapana yardım metodu uygulaması yapılacak yerlerde ise arsaların elde edilmesi işlemlerinin sonuçlanmasından,

Önce yazılı olarak başvurmak suretiyle hak sahipliğinden feragat edebileceklerdir.

Kategori : İzmir Avukat
Etiketler :