Uyuşturucu Veya Uyarıcı Maddeyi Üzerinde Bulundurmak Suretiyle İşlenebilen; Uyuşturucu Veya Uyarıcı Maddenin Ticareti Suçu & Uyuşturucu Veya Uyarıcı Maddeyi Kullanma Suçu
Ceza Hukukumuzda konusunu keyif, tutku, sarhoşluk, uyuşukluk verici maddeler oluşturan; uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak ve bu maddenin ticaretini yapmak, iki ayrı suç olarak düzenlenmiştir. Ceza Avukatı Barış Ketboğa bu konuda bilgilendirme amaçlı aşağıdaki yazıyı hazırlamıştır.
Zaman zaman bu iki ayrı suçtan hangisinin oluştuğunun saptanması güç olabilmektedir. Örneğin kişinin üzerinde uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurması; kullanma suçunu da ticaretini yapma suçunu da oluşturabilmektedir. Bu sebeple somut olaya uygulanması gereken suç tipi belirlenirken bazı durumların titizlikle üzerinde durulması gerekmektedir. Burada suç tipini belirlenirken failin kastına yönelik değerlendirme yapılmalıdır. Failin üzerinde bulunan uyuşturucu maddenin miktarı, failin ekonomik ve sosyal durumu, daha önce uyuşturucu madde ticareti suçu sebebiyle cezalandırılıp cezalandırılmadığı, uyuşturucu madde bağımlısı olup olmadığı gibi hususlar bir arada değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme neticesinde failin üzerinde bulunan uyarıcı maddeyi kendi kullanımı için üzerinde taşıdığı, bunun ticaretini yapmadığı kanaatine varılırsa; artık uyuşturucu maddeyi kullanmak maksadıyla bulundurma suçundan dolayı cezalandırılacaktır.
Sanığın üzerinde bulunan uyuşturucu madde miktarının az veya çok olduğunun belirlenmesinde, kişinin kişisel ihtiyaç sınırını aşıp aşmadığına bakılmaktadır. Bu doğrultuda söz konusu uyuşturucu maddenin cinsine ve özelliğine göre, bu maddeyi sıklıkla tüketiyor olan bir kişinin bu maddeye olağan bir süre içerisinde ne kadar ihtiyaç duyduğu saptanmakta, belirlenen bu kişisel ihtiyaçtan daha fazla miktarda uyuşturucu maddeyi üzerinde taşıdığı durumda da bu maddenin ticaretini yaptığı kanaatine varılmaktadır.
Yargıtay’ın bir kararında; yurt dışına çıkarılan uyuşturucu madde miktarının az ve failin de uyuşturucu madde kullanıcısı olması sebebiyle, anılan bu uyuşturucu maddeyi ticari amaçla yurtdışına çıkarmış olduğu da kanıtlanamadığından; ticari maksatla değil kullanma maksadıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm kurulmuştur.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ne şekilde ele geçirildiği de bir kıstas olarak kabul edilebilmektedir. Örneğin farklı çeşitlerde uyuşturucu maddeler, kullanıma hazır küçük ve aynı gramlık paketler şeklinde sanık üzerinde yakalanmışsa, yakınlarda bu paketler için kullanılan ambalajlara veya tartım için gerekli olabilecek hassas terazi bulunmuşsa; sanığın uyuşturucu maddeyi şahsi kullanımı dışında bir sebeple üzerinde bulundurduğu kabul edilebilmektedir.
Suç konusu olan uyuşturucu maddenin sanık tarafından nerede muhafaza edildiği de önem arz etmektedir. Miktarca da çok olan uyuşturucu maddenin sanık tarafından özel, gizli bir alanda zulalamak suretiyle muhafaza edilmesi ticaretinin yapıldığına dair bir karine teşkil etmektedir. Yine birçok Yargıtay kararında sanığın şahsi kullanım için bulundurduğu uyuşturucu maddeleri, arabasında veya evinde her an kolay bir şekilde ulaşabileceği yerlerde muhafaza etmesi gerektiği yönünde değerlendirmede bulunulmuştur.
Uyuşturucu maddenin miktarı, failin eyleminin hangi suçun kapsamına girdiğini belirlemesinin yanında cezanın tayinini de belirleyecektir. Örneğin sanığın üzerinden çıkan uyuşturucu madde miktarı, ticaretini yaptığını kanıtlar nicelikte olduğu durumda, bu madde ne kadar çoksa, ceza da “orantılılık ilkesi ”ne bağlı olarak artacaktır. Yargıtay, ele geçirilen uyuşturucu madde miktarının az olduğu durumlarda, ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılmasını bozma sebebi yapabilmektedir. Örneğin bir kararında, faillerin üzerinde bulunan net 18 gram ve 2700 gram esrar sebebiyle yerel mahkemenin 5003 gün para cezasını belirlemiş olmasını, temel gün para cezasının alt sınırın çok aşılmak suretiyle belirlenmesini, TCK m.3/1’deki orantılılık ilkesine aykırı bularak hükmü bozmuştur.
Bir başka olası durumda da sanık, üzerinde bulundurduğu uyuşturucu maddeyi hem kendisi kullanıyor hem de ticaretini yapıyor olabilir. Bu durumda failin iki ayrı suçtan da cezalandırılması gerektiğine yönelik görüşler olsa da esasında burada tek bir fiil ile iki ayrı kanun hükmü ihlal edilmiştir. Sanığın, en ağır cezayı gerektiren ihlalden dolayı cezalandırılması gerekir.