Resmi Belgede Sahtecilik Suçu
Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşması için, özel belgede sahtecilik suçundan farklı olarak; oluşturulan sahte belgenin kullanılmış olmasına gerek yoktur. Belgenin resmi bir belge olduğu kabul ediliyor ise salt böyle bir belgenin sahte olarak düzenlenmiş olması suçun oluşması için yeterli sayılmaktadır.
Bu suçun oluşmasına sebep olan eylemler TCK m.204/1’de “sahte olarak belge düzenlemek”, “resmi belgeyi başkalarını aldatacak biçimde belgeyi değiştirmek” veya “sahte resmi belgeyi kullanmak” şeklinde seçimlik olarak sıralanmıştır. Bununla birlikte m.204/2’de kamu görevlileri bakımından “gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek ”ten söz edilmiş, m.205’te de “resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçu düzenlenmiştir.
1.Sahte Olarak Belge Düzenlemek: Resmi belgenin asıl düzenleyicisi konumundaki kişiden başka bir kişi tarafından yeni baştan, resmi bir belgeymiş gibi bir belge düzenlendiği takdirde, suç oluşacaktır. Dolayısıyla burada bu suçu işleyen kişisinin, söz konusu gerçek resmi belgeyi düzenleyen kişiden başkası olması gerekmektedir. Nitekim kamu görevlisi, görevi gereği düzenleyeceği belgeyi sahte olarak düzenler ise “Sahte Olarak Belge Düzenlemek” suçu değil, TCK m.204/2’de düzenlenen “kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenlemesi” suçu oluşacaktır.
Gerçek resmi belgenin; form, yazı, başlık gibi özellikleri taklit edilerek yeni baştan sahte olarak oluşturulması da “düzenleme” suçunun oluşması için yeterli olacaktır.
2.Başkalarını Aldatacak Biçimde Belgeyi Değiştirmek: Buradaki değiştirme eylemi, gerçek resmi belgenin düzenlenmesinden sonra belge üzerinde ekleme veya çıkarılma yapılması anlamına gelmektedir. Bu işlem, bizzat belgenin gerçek düzenleyicisi tarafından yapılmış olabileceği gibi, bir başka kişi tarafından da yapılmış olabilmektedir. Fakat önem arz eden husus, belgenin gerçek düzenleyicisinin belge içeriğini sonradan değiştirmeye yetkili olması durumunda, suçun oluşmayacağıdır.
Belge üzerinde yapılan değişikliğin suç sayılması için, bu değişikliğin başkalarını aldatacak biçimde olması da aranmaktadır. Bir başka deyişle, yapılan sahteciliğin üçüncü kişiler tarafından objektif olarak ilk bakışta anlaşılamayacak olması gerekmektedir. Bu durum Yargıtay kararlarında iğfal kabiliyeti/ aldatma yeteneği olarak adlandırılmaktadır. Örneğin bir kararda, sanığın hesap açtırmak için kullandığı sahte nüfus cüzdanının elde edilememesi ve sahteliğin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığının saptanamamış bulunması sebebiyle, sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması yönünde verilen karar bozulmuştur.
3.Sahte Resmi Belgeyi Kullanmak: Esasında resmi belgede sahtecilik suçunun cezalandırılması için düzenlenen belgenin ayrıca kullanılmış olması aranmamaktadır. Bununla birlikte, sahte olarak düzenlenen belge aynı zamanda kullanılmışsa ve bu iki eylem aynı kişi tarafından yapılmışsa; faile sahte belgeyi kullanmaktan dolayı ayrıca ceza verilmeyecektir. Çünkü sahte belge düzenlemek ve sahte belgeyi kullanmak; aynı suçun seçimlik hareketlerini oluşturan eylemlerdir. Burada söz konusu edilen “kullanma” eylemi, belgeyi sahte olarak düzenleyen kişi dışında başka bir kişi tarafından bu belgenin kullanılması durumunu kapsamaktadır. Örneğin; sahte olarak sürücü belgesi düzenleyen kişi “sahte resmi belge düzenleme suçu”nu işlerken, sahte ehliyeti bu kişiden alıp kullanan kişi ise “sahte resmi belgeyi kullanma suçu”nu işlemiş olacaktır.
4.Gerçeğe Aykırı Belge Düzenlemek: Resmi belgenin, gerçek olmayan beyan veya olayları içermesi durumunda gerçeğe aykırı belge düzenlemek bir başka deyişle fikri sahtecilik suçu işlenmiş olmaktadır. Burada belgeyi sahte olarak düzenleyen kişi, diğer seçimlik hareketlerde olduğundan farklı olarak, belgenin gerçek düzenleyicisi konumundadır. Bu itibarla kamu görevlisinin düzenlediği belgenin içerik olarak gerçek dışı bilgiler içermesi, belgenin düzenlendiği yer ve zamanı belgeye bilerek yanlış yazması gibi hallerde, resmi belgede sahtecilik suçu oluşmuş olacaktır.
5.Resmi Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek: TCK m.205’te düzenlenen bu suç, gerçek bir resmi belgenin kanıtlayıcı özelliğinin yitirilmesine sebep veya engel olmak şeklinde gerçekleştirilen eylemleri kapsamaktadır. Burada resmi belgenin anlamının değiştirilmesi değil, belgenin gizlenmesi söz konusu olmaktadır. Yargıtay’ın bir kararında; TTK’ya göre zorunlu unsurları taşıdığı anlaşılan bononun sanık tarafından alınarak parçalara ayrıldığı olayda, suça konu bononun parçalarının bir araya geldiğinde tamamlanıp tamamlanmadığının ve bononun TTK’da öngörülen temel unsurlarına zarar verilip verilmediğinin araştırılarak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği saptanmıştır. Dolayısıyla resmi belgeyi tahrip etmeye yönelik eylemlerin suçun oluşmasına sebebiyet vermesi için, belgenin eski haline getirilemiyor olması gerekmektedir.
Av. Gamze BAKKAL