Bir suç işlendikten sonra kanunda öngörülen süreler geçmiş olmasına rağmen dava açılmamışsa artık soruşturma ve kovuşturma yapılamamakta veya dava açılmış ve fakat yine belirlenen süre içerisinde hüküm verilmemişse dava düşmekte; bu düzenleme ceza hukukunda dava zamanaşımı olarak isimlendirilmektedir. Dava zamanaşımı, suçun varlığını etkilememekte yalnızca kovuşturulamamasına neden olmakta, dolaysıyla bir muhakeme engeli sayılmaktadır. İzmir’in en iyi ceza avukatları bu püf noktaya çok önem verir.
CMK m.223/9’da yer alan “derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez.” Hükmü, dava zamanaşımı yönünden bir istisna teşkil etmektedir. İzmir ceza avukatı bu sebeplerle istisnalara hakim olmalıdır.
Her suç için dava zamanaşımı süresi belirlenirken; suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı tespit edilir, tespit edilen bu üst sınırın TCK m.66/1’deki düzenlemeye göre zamanaşımının dolup dolmadığı tespit edilir.
TCK m.66/1’de ise zamanaşımı süreleri;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
- a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
- b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
- c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
- d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
- e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşer.” Şeklinde düzenlenmiştir. İzmir en iyi avukatları olmak için bu sürelere hakim olmak zaruridir.
maddenin 2. Fıkrasında yaş küçüklüğüne ilişkin bir düzenleme getirilmiş,
“(2) Fiili işlediği sırada 12-15 yaş arasında olanlar hakkında, bu sürelerin 1/2’si, 15-18 yaş arasında olan kişiler hakkında ise 2/3’ünün geçmesiyle kamu davası düşer.” Şeklinde belirlenmiştir.
Maddenin 3. Fıkrasında ise,
“Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.” Denilmiştir. Örneğin sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel saldırı suçunun cezası kanunda iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Bu suç, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi halinde ise verilecek ceza yarı oranında artırılacağından, cezanın üst sınırı artık 7.5 yıl olacak ve dava zamanaşımı süresi de bu sebeple 15 seneye çıkacaktır.
Daha fazla cezayı gerektiren nitelikli hallerin mevcut olması durumunda dava zamanaşımı bu ölçüde yeniden belirleniyor olsa da daha az cezayı gerektiren yaş küçüklüğü, haksız tahrik, meşru müdafaa, suça teşebbüs, yardım etme vb. nitelikli haller, dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınmamaktadır, İzmir bölgesinde en iyi ceza avukatları bu bilgilerle, yani dava zamanaşımı süresinin kısalmasını sağlamamaktadır.
Dava Zamanaşımı Süresinin Başlaması
Zamanaşımı süresinin başlamasına ilişkin TCK m.66/6’da “Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.” Denilmiştir.
TCK’da bazı suçlar bakımından ise zamanaşımının hangi andan itibaren işlemeye başlayacağına dair özel bir düzenleme yapılmıştır.
Örneğin;
TCK m.230’da düzenlenen birden çok evlilik, hileli evlilik suçlarında zamanaşımı süresi, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır.
TCK m.267/8 gereğince de İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlamaktadır.
Dava Zamanaşımını Başlatırken Suç Tarihinin Belirlenmesine İlişkin:
1999 depreminde yıkılan binanın yapımında kusurlu davrandıklarına ilişkin görülen davada yerel mahkeme; şüphelilerin 1988 ve 1989 yıllarında yapı kullanma izin belgeleri aldıklarını, tehlikenin de bu tarihte doğduğunu, dolayısıyla binanın kullanıma açıldığı tarihin suç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, kamu davasının da 5 yıllık dava zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra açıldığını belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar vermişse de Yargıtay; kusurlu olarak inşa edilen yapı için kullanma izin belgesinin alındığı tarihi suçun işlendiği tarih dolayısıyla da dava zamanaşımının başlangıcı olarak belirlemesini hatalı bulmuş, iddia konusu suçun işlendiği tarih olarak apartmanda yaşayan 8 kişinin öldüğü 1999 depreminin yaşandığı gün olarak belirlemiş bu sebeple de dava zamanaşımını depremin olduğu günden başlaması gerektiğini kabul etmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 9-314 E., 15 K., 4.3.2003 T.) İzmir’de ceza davalarına bakan en iyi avukatlar, bu Yargıtay kararını başkaca benzer davalarda da kullanmaktadır.
Dava Zamanaşımı Süresinin Kesilmesi
Zamanaşımı sürelerini kesen nedenler, TCK m.67/2’de
“(2) Bir suçla ilgili olarak; a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi, d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi, halinde, dava zamanaşımı kesilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Zamanaşımı süresi yukarıdaki nedenlerden birinin varlığıyla kesildiği takdirde, bu tarihe kadar işleyen zamanaşımı süresi tamamen yanmakta, süre yeni baştan işlemeye başlamaktadır. Zamanaşımı süresini kesen birden fazla işlem olduğu durumda da zamanaşımı, en son işlemden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır.
Dava Zamanaşımı Süresinin Durması
Zamanaşımı süresinin durması, TCK m.67/1’de
“(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Bunlara ek olarak CMK m.171/4 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve CMK m.231/8 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması da zamanaşımı süresini durdurmaktadır.
Burada; zamanaşımı süresinin kesilmesinden farklı olarak, durma anına kadar geçen süreler yanmamakta, durmaya neden olan işlem sonuçlandığında zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam etmektedir.
Başka Bir Davanın Ön Mesele Yapılması:
Devam eden bir davada, bir başka dava ön mesele yapılarak sonucunun beklenmesine karar verildiği takdirde, ön mesele yapılan dava devam ettiği sürece, zamanaşımı süresi duracak; ön mesele yapılan davada hüküm verildiğinde zamanaşımı süresi işlemeye devam edecektir.
(Yargıtay 3.CD. 2009/1211 E., 2009/6378 K., 2.4.2009.)